Gazetecilik, Türkiye’de uzun yıllar erkek egemen bir meslek olarak görüldü. Kadınların yazması, gazetelerde görünmesi çoğu zaman imkansız gibiydi. Toplumun kadına biçtiği rol belliydi: ev işleri, aileye bakmak, sessiz kalmak… Ancak bazı kadınlar bu sınırları zorlamayı seçti. Kalemlerini susturmadılar, seslerini duyurdular ve cesurca yazdılar. Bazen korkarak, bazen tereddütle ama hep ileriye bakarak.
![]() |
| Selma Rıza |
Engelleri Aşan Sesler
19. yüzyılın sonlarında Fatma Aliye, yazdığı makaleler, romanlar ve köşe yazılarıyla dikkat çekti. Kadının toplumdaki yeri, eğitimi ve hakları üzerine yazdığı yazılar, dönemin alışılmış anlayışına meydan okuyordu. Onun eserleri sadece kadınlar için değil, toplumun tamamı için bir uyarı niteliğindeydi: Kadınların sesi duyulabilir ve etkili olabilirdi. Fatma Aliye’nin yazıları, okuyan kişiyi durup düşündürür, sorgulatır ve bazen hafif bir öfke uyandırırdı. “Kadın, sadece ev işiyle sınırlı mı olmalı?” sorusu onun yazılarında sürekli vardı. Bu, o dönemde pek çok kadın için umut ışığı, cesaret kaynağı oldu.
Bu dönemin bir diğer öncüsü Selma Rıza Feraceli idi. Osmanlı döneminde ilk kadın gazeteci olarak bilinir. 1895 civarında gazeteciliğe başlamış, kadın hakları, eğitim ve toplumsal meseleler üzerine yazılar yazmıştır. Selma Rıza, aynı zamanda ilk kadın matbaacı unvanına da sahiptir ve kadın dergileri ile gazetelerde görünürlük sağlamıştır. Onun yazıları, kadınların toplumsal hayatta var olabileceğini gösteren güçlü bir işaretti.
1908’de II. Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte basın özgürlüğü bir nebze arttı. Bu dönemde Halide Edib, en etkili kalemlerden biri olarak öne çıktı. Kadın hakları, eğitim ve toplumsal meseleler üzerine yazdı. Gazetecilik o dönemde cesaret gerektiriyordu. Kadınlar hem toplumdan hem ailelerinden baskı görüyordu. Halide Edib’in yazıları, sadece haber aktarmakla kalmıyor; insanları düşündürüyor, sorgulatıyor ve çoğu zaman harekete geçiriyordu. Onun için gazetecilik, bir duruş sergileme biçimiydi.
1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte kadınların kamu alanındaki görünürlüğü arttı. Sabiha Sertel, sosyal konular ve kadın hakları üzerine yazılarıyla ön plana çıktı. Ancak yazmak kolay değildi. Hapse girme riski, gazetelerin kapatılması… Her yazı bir cesaret eylemiydi. İşçi hakları ve kadın hakları üzerine yazdığı yazılar, toplumu sorgulatan bir niteliğe sahipti. Sabiha Sertel, tehditler karşısında yılmadı. Gazetecilik onun için sadece bir meslek değil, toplumsal bir mücadele alanıydı.
İlk kadın gazeteciler için engeller çok büyüktü. Toplumsal önyargılar, siyasi baskılar ve sansür, kadınların önüne çıkan başlıca engellerdi. Erkek meslektaşlarından daha fazla çaba göstermek zorundaydılar. Kadın kalemi küçümseniyor, bazen görmezden geliniyordu. Buna rağmen yılmadılar. Mücadeleleri sadece kendi sesi için değil, tüm kadınların sesi için önemliydi. Sosyal baskılar, aileden gelen itirazlar… Bunlar kadın gazetecileri yıldırmak yerine güçlendirdi.
Halide Edib, Sabiha Sertel ve Fatma Aliye yalnızca gazetecilik tarihinde değil, Türkiye’de kadın hakları mücadelesinde de öncüler oldu. Yazıları toplumu sorgulatan ve düşündüren bir araç olarak kaldı. Bugün Türkiye’de kadın gazeteciler her alanda aktif ve görünür durumda. Bu durum, ilk kadın gazetecilerin cesareti ve direnci sayesinde mümkün oldu. Kadın gazetecilik artık sadece “kadın sorunlarını yazmak” değil, toplumu dönüştüren bir güç olarak görülüyor.
Gazetecilik yalnız bir mücadele olabilir. Ancak Türkiye’deki ilk kadın gazeteciler, bu yalnızlığı ilham ve dayanışmaya dönüştürdü. Onlar hem kendilerini hem de kadınların sesi olarak toplumu etkiledi. Yazılarına baktığımızda sadece tarihe değil, cesarete ve kararlılığa da tanık oluyoruz.
Gazetecilik, toplumu dönüştürme gücüne sahiptir. İlk kadın gazeteciler bunu erken fark etti. Yazdıkları yazılar sadece haber değil, aynı zamanda bir mücadeleydi. Kadınların toplumdaki görünürlüğünü artırıyor, erkek egemen basın anlayışını sorgulatıyordu. O dönemden günümüze uzanan çizgide, kadın gazeteciler her zaman cesur oldu.
Türkiye’de ilk kadın gazeteciler, yalnızca gazetecilik tarihine değil, toplumsal değişim ve kadın hakları tarihine de önemli katkılar sağladı. Onların mücadelesi, cesareti ve kararlılığı sayesinde kadınların sesi duyuldu, görünür oldu ve etkili oldu. Bugün kadın gazetecilerin her alanda aktif ve görünür olması, bu öncüler sayesinde mümkün oldu. İlk kadın gazeteciler hem tarihe hem de geleceğe ışık tuttu ve cesaretin değerini gösterdi.


Yorum Gönder